Hayatımızın hemen hemen her alanına girip zamanla organlarımızın yerini bile alan plastiklerin bir kaza sonucu keşfedildiğini biliyor muyuz? 1848 yılında İsveçli bir bilim adamı olan Christian Friedrich Schoenbein, bir deney sırasında sülfürik ve nitrik asit karışımını laboratuvarda kaynatmaktadır. Ancak karışım yere dökülür ve Schoenbein pamuktan yapılmış önlüğü ile yeri siler, önlüğü daha sonra suyla durular ve kuruması için sıcak sobanın üstüne asar. Ancak önlük kuruduktan hemen sonra birden alevler saçarak yanar ve kül olur. Bu şekilde ilk yarı-sentetik plastik bulunmuş olur.
Daha sonrasında plastik kombinasyonları zamanla keşfedilmiştir.
1935 yılında DU PONT tarafından Naylon bulunmuş ve ilk kez diş fırçası olarak kullanılmıştır. Bundan 3 yıl sonra bulunan Teflon ise metallerin yerini alacak dayanıma ve onlarda bulunmayan esnekliğe sahip olarak oldukça fazla kullanım alanı bulmaktadır. İlk kullanımları naylon çorap olarak karşımıza çıkmış, zamanla hayatımızda hemen hemen her alana girmişlerdir. 3 boyutlu yazıcıların da ortaya çıkması ile biyonik uzuvların üretilip sosyal sorumluk adına ihtiyaç sahiplerine temin edilmesi de plastiklerin sayesindedir. Ancak bu kadar çok kullanım alanı olan ve ham maddesi petrol ve türevleri olan bu maddenin hiçbir zararı yok mudur?
Plastiklerin, kullanımlarını tamamlayarak atık halini aldıktan sonra doğada kaybolup toprağa karışmaları 1000 yıl kadar sürebilmektedir. İnsanın ortalama yaşam süresinin 79 yıl olduğunu düşünürsek bir şişenin doğaya karışması yaklaşık 12 nesil kadar sürebilmektedir. Bu süreçte de zararlı maddeler, toprağa ve suya karışmaktadır. Her yıl yaklaşık 12 milyon ton naylon poşet denizlere bırakılmakta ve deniz canlılarının hayatlarına zarar vermektedir. Deniz kuşlarının kursaklarında ve balıkların yapısında plastik kalıntılarına rastlanmaktadır. Bugün bir kişinin yılda tek başına harcadığı plastik poşet miktarı 308’e ulaşmıştır.
Conso Globe verilerine göre dünya petrolünün %8’i plastik üretiminde kullanılmaktadır. Bu aynı zamanda dünya doğal kaynaklarını tüketen güçlü bir orandır.
Peki, hayatımızın her alanında yer alan ve canlılara sağlık ve doğal kaynak tüketimi bakımından zarar veren bu maddenin kullanımını nasıl yönetmeliyiz?
İlk olarak yapmamız gereken, elbette bu maddenin hayatımızdaki yerini azaltmak olmalıdır. Mutfaklarımızda plastik poşet, tabak, evimizde mobilya, günlük hayatta poşet ve şişe kullanımını sınırlamalı, 1 ton plastiğin geri dönüşümünden 2500 lt petrol kazanımı sağlanacağını unutmamalıyız. Günümüzde petrol kaynaklarının hızla tükenmekte, plastik rezervininse tonlar seviyesinde olduğunu göz önünde bulundurursak, elde edeceğimiz tasarrufun büyüklüğünün farkına varabiliriz. Plastik geri dönüşümünü sağlamak için yapılan sosyal sorumluluk projeleri ile ayrıca günümüzde engellilere yürüyen sandalyeler, hayvan dostlarımıza barınaklar da temin edilebilmektedir. Bu da bir taşla iki kuşu vurmaktır. Bu sebeple günümüzde kaynak kullanımını azaltmaya, geri dönüşümü uygulamaya özen göstermeli ve dikkat çekmeliyiz.
Hayatta çoğu şey tesadüftür ve bazen küçük tesadüfler büyük olaylara sebep olur. 1848 yılında ortaya çıkan bir kaza ile şimdi günümüzde her yerde onlar var…
Merve BALTA ÇEVRE MÜHENDİSİ